top of page

Politika Faizi de ne oluyor?

  • Yazarın fotoğrafı: Deniz Metin
    Deniz Metin
  • 26 Oca 2024
  • 3 dakikada okunur



Daha önceden belirlenen tarihte, saat tam 14:00’te, Para Politikası Kurulu'nun (PPK) kararları heyecanla beklenirken, bir sayfalık detaylı bir açıklamanın ardından nihayet duyuruldu: Politika faizi, 250 baz puanlık bir artışla %42,50'den %45'e yükseltilmişti. Bu ekonomik hamle, birçok kişi için belki sadece rakamlardan ibaret olabilir; ancak 'Politika faizi nedir, baz puanın anlamı nedir?' gibi sorular, ekonomimizin derinliklerine dair önemli ipuçları barındırıyor. Bu haftaki yazımda, bu temel kavramları ve onların ekonomimize etkilerini, mümkün olduğunca basit ve anlaşılır bir şekilde sizlere anlatmaya çalışacağım.

 

Öncelikle sizleri Hüseyin Amca’nın köyüne davet ediyorum;

Hüseyin Amca’nın yaşadığı köyün muhtarı bir gün, sulamada kullanılan suyun fiyatını neredeyse yarı yarıya düşürmüş. Bu durumda köylüler, daha önce ekmedikleri tarlaları bile ekerek, daha fazla ürün yetiştirmeye başlamışlar. Ancak hasat zamanı geldiğinde, ürün bolluğu nedeniyle piyasada alıcı bulmakta zorlanmışlar ve ürünlerinin fiyatını düşürmek zorunda kalmışlar. Eskiden 100 birim ürünü 100 TL’ye satabilen köylüler, şimdi 150 birim ürünü ancak 120 TL’ye satabiliyorlar. Planladıkları 150 TL’lik hasılat ise bir hayal olarak kalmış.

 

Bu hikayenin, politika faiziyle ne alakası var diyebilirsiniz, hemen anlatayım. Burada köyün muhtarını Merkez Bankası gibi düşünelim. Muhtarın belirlediği su fiyatı, bu durumda paranın fiyatı olan faizi temsil ediyor. Merkez Bankası, ekonomik koşullar gerektirmediği halde faizi düşürürse, yani paranın fiyatını ucuzlatırsa, herkes bu ucuz krediyi bol bol kullanmak isteyecektir.

 

Hikayemizde, suyun bolca kullanılması hasat döneminde ürün miktarını artırmış, ancak bu artış doğrudan hasılata yansımamıştı. Benzer şekilde, fazla kredi kullanımı ekonomide fazla para dolaşımına ve bunun sonucunda da Türk Lirasının değer kaybına, yani enflasyona neden olacaktır.

 

Seçim öncesinde yaşanan bu durum, seçim sonrasında ekonomi yönetimindeki köklü değişikliklerle tersine çevrilmeye çalışıldı. Bu, hikayemizdeki muhtarın su fiyatını artırarak ekilen tarla miktarını azaltması ve ürün fiyatlarının yeniden değer kazanmasını beklemesi gibi bir durum. Merkez Bankası da piyasada dolaşan fazla parayı çekerek Türk Lirasının değer kazanmasını veya değer kaybının azalmasını hedeflemekte.

 

Baz puan ise, faiz artışlarında kullanılan bir birimi ifade eder. 100 baz puanlık bir artış, faizde %1’lik bir artış demektir. Dolayısıyla, 250 baz puanlık artış, %42,5 olan politika faizinin 2,5 puan daha artarak %45 olması anlamına gelmektedir.

 

Merkez Bankası’nın açıklamalarına göre, enflasyonun hedeflenen düşük seviyelere henüz ulaşamadığını ve bu nedenle faiz artırımının devam edebileceğini anlıyoruz Faizlerin yükselmesi, mevduat faizlerinin ve dolayısıyla kredi faizlerinin de artmasına yol açmakta. Bu durum, insanların kredi çekerek yatırım yapma isteklerini azaltmakta ve ekonomik büyümeyi yavaşlatabilmekte. Bu yolla ise enflasyon oranının aşağıya çekilmesi hedeflenmektedir.

 

Fakat yüksek faiz oranı tek başına yeterli değildir. Hukuk sistemi ve ekonomi yönetimine olan güven de önemli faktörler. Enflasyon tahminleri belirsiz olduğunda, insanlar daha güvenli yatırım araçlarına yönelmekte. Şöyle düşünün; herhangi bir bankada mevduat hesabı açmak bir sözleşmedir aslında. Yani siz söz verdiğiniz gibi 1 yıl boyunca paranızı çekmeden bankada tutarsanız geri alacağınız tutar parayı bankaya yatırdığınız ilk gün belli olmaktadır. Ama enflasyon için bunu söylemek mümkün değildir, çünkü enflasyon için söylediğimiz %36 rakamı sadece bir tahmin, bir anda %70’te olabilir, %10’da.

 

Enflasyonun düşürülmesi zorlu bir süreçtir ve iflaslara veya işsizliğe yol açabilir. Ancak enflasyon yaratarak hızlı büyümekten ziyade, daha yavaş ama sağlıklı bir büyüme her zaman tercih edilmelidir. Enflasyon artışı, kısa vadede üreticilere maliyet avantajı sağlasa da, uzun vadede sürdürülebilir büyüme için engel teşkil edebilir.

 

Enflasyonun bir anda çok ciddi bir artış gösterdiği bir ortamda, üreticiler maliyet anlamında avantaj sağlayabilirler. Çünkü genel fiyat seviyesi arttığı için doğal olarak ürettikleri ürünlerinde fiyatları artacaktır. Bu artış işçi ücretlerine hemen etki etmeyecektir ve yılda 1 veya 2 defa zam alan çalışanların maaşlarındaki artışın çok çok üzerinde olacaktır. Karlılık oranın arttığını göre üretici yeni yatırımlara yönelebilecektir.

 

Fakat günün sonunda artan fiyatlar maaş artış oranıyla aynı seviyeye geldiği durumda, artık enflasyonun üretim artışı üzerinde hiçbir etkisi kalmayacaktır. Hatta belli bir süre sonra küçülmeye bile neden olabilecektir ve sonunda artan tek şey paradaki sıfırlar olacaktır.

 

Haftaya yeni bir yazıda görüşene dek, her şey gönlünüzce olsun.

 

Deniz Metin

Comments


© 2023 Deniz Metin 

Bu sitedeki yazılar, yazar adı ve site kaynak gösterilmeden kullanılamaz

  • Instagram
  • Grey Twitter Icon
bottom of page